QR KODU site sol kule
sağ dik reklam tweter takip et

27 Nisan 2024, Cumartesi

BEŞİKTAŞ MEDYA GRUP - Uluslararası Basın Yayın Platformu

Gecenin bir saati mesaj yoluyla amacı mı soran siyasilere cevabımdır

Beşiktaş Belediyesi ve Beltaş bir kent okulu açmış!.. Seminerlere başlamış.
Bu konuda küçük bir eleştiri yaptık, uyarıda bulunduk, hiç hak etmediğimiz sözler duyduk. 
"Yazmak için yazma"dan tutun da, "Amacın ne"ye kadar!..
Hem de gecenin bir yarısı bir gazetecinin cep telefonuna gelen mesajlarla...
***
Bu konuya döneceğim... 
Önce bir kaç söz söyleyeyim şu bizim meslek hakkında... 
Eğer "Kent Okulu"nda medya-gazetecilik-iletişim konulu bir seminer verilmesi planlanıyorsa faydalı olur.
Mutlaka bir gazeteci çağırmalarını ve bu yazdıklarımı onlara sormalarını dilerim. 
Örneğin Uğur Dündar Beşiktaş Belediyesi Kültür Merkezlerinde seminer veriyor, bol bol fotoğraf çektiriyorsunuz, biraz da bunları sorun öğrenin isterim. 
Benim de üye olduğum Gazete Beşiktaş yazan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ve ekibi TGC olarak yıllarca sizin merkezlerde çay simit film belgeselleri yaptı. Geçenlerde ziyaret gerçekleşmiş, bir de fotograf paylaşılmıştı. Ona da "Gazeteci- Gazete" ayrımını nedir deyin.  "Gazeteci neyi yazar, neyi yazmaz" diye sorabilirsiniz. Mutlaka her istediğini yazar diyecektir.
Ben olsam ve seminerde bu konu hakkında konuşma yapsam, şunları paylaşırım. 
Madem bu okulu bir yerel yönetim açtı... Öncelikle yerel yöneticilerin nasıl eleştiriye açık, nasıl kibar, nasıl hoşgörülü olması gerektiğinden başlarım söze... 
Ardından gazetelerle, gazetecilerin ayrışması gerektiğini ikisinin apayrı kavramlar olduğunu bir güzel izah ederim. 
Örneğin, bir gazeteyle çalıştığınız zaman bile o gazetenin yayın politikasına etki edebileceğinizi zannetmemenizi, gazetecilerin de sürekli sizden yana tavır almasını beklememeniz gerektiğini söylerim. Gazetenin bazı sayfalarında sizin haberiniz, hemen yanında bir köşe yazarının sizle ilgili eleştirileri olabileceğinizi bilmeniz gerektiği gibi çarpıcı örnekler veririm. 
Gazetelerde her branşa ayrı muhabirlerin ve sorumluların baktığını, günde yüzlerce haberin elimizden geçtiğini, günde üç kez toplantı yapıldığını, bunları irili ufaklı kullanma mecburiyetimiz olduğunu öğretirim. 
Özetle; kişiler veya kurumlar basın yayın kanununun emrettiği biçimde gazetelerle çalışabilir, ama bu durumun gazetenin tamamen o kişi ve kurumu destekleyeceği anlamı çıkartılamayacağı gerçeğini kafanıza kazırım. Medyanın kamu adına görev yaptığını, köşe yazarlarının ise tamamen fikir hüriyeti içinde hareket ettiklerini anlatırım.
Anlatacak çok şey var da; neden özellikle bu konunun üzerinde dururum?
Gazeteciye neyi yazıp neyi yazmaması gerektiğini kimse söyleyemez de onun için...
Demokrasi böyle bir şey çünkü.
***
Gelelim şimdi şu eleştiriye açık, hoşgörü kavramına ve de girişte yazdığım mevzuya... 
Bizim yayınlarımızda onlarca kişi var. Gündem yerel seçimler, bu konuda sayısız haber önümüze geliyor. Bazıları haber, bazıları yorum bazılarını da sosyal medyadan paylaşıyoruz. Yaklaşık 300.000 kişiye hitap ediyoruz ve sayısız geri dönüşe cevap vermek zorundayız. 
...Ve bu doğrultuda, Belediye Beltaş'ın "Kent okulu" ile ilgili bir twett paylaştık.
 Andımızın kaldırılması hakkında zamanında kampanya başlatan bir TV'cinin yayınladığı video önemli idi ve bu konuda bize gelen bilgi doğrultusundea destek mesajını paylaşan yetkiliyi uyardık. 
Sen misin uyaran, geçe geç saatler telefonuma mesajlar yağdırıyor biri... 
- "Ayıptır ayıp" 
- "Yazmak için yazma"
- "Amacın ne?"
Şaşırdım ne yalan söyleyeyim...
Andımıza düşman Tv'ci çocuktan gelse neyse...
Mesajları atan Beltaş A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ayça Lütfiye Akpek.
Kendi tüm mesaj yazışmalarını "senli benli" yapmış, 
Bana;
- "Sen değil siz" diyeceksiniz diye imalar yapıyor.
Basın özgürlüğü, fikir hürriyeti, terbiye, nezaketi geçtik, iş başka mecralara gitti mi?...
Bu ne kibir Allahım!..
***
Ben iftira atılmadıkça, arkamızdan konuşulmadıkça, mecbur kalmadıkça, kimsenin bana anlattıklarını, şikayetlerini ve de özel paylaşımlarını yazmadım, yazmam. 
Gazete ziyaretleri, konuşmalar off the record'dur.  Bana karşı olanları bile her zaman davet ederim, yüzüme karşı söyleyin derim. Telefonla ararım, sorar, sorgularım, ona göre de hareket ederim. Haklı bulduklarımıza yardımcı oluruz. Olduk da... Net ve doğru konuşanları her sözün arkasında amaç aramayanları sözlerinin arkasında duranları sever, takdir ederim. 
***
Yine gelelim asıl meseleye...
Bizim ki küçük bir tweet!..
Ama saygısızlık büyük!.. Hem de gecenin bir saatinde mesaj bombardımanı ile...
Halbuki;
Birçok gazeteci ile birlikte, bir zamanlar aynı dönemlerde birlikte çalıştığımız Hürriyet Gazetesi'nden Yalçın Bayer bakın neler neler yazmış... 
- Mustafa Sarıgül ve ekibi 2014 yerel seçimlerde otellerde üye listesiyle baştan sona oynayıp, CHP Genel Merkezi'nin listesini delerek, Beşiktaş'ı dizayn ederken, Ankara kontejanından aynı ekibin içinde yer aldığı kaydediliyor. 
- Görevden alınan Murat Hazinedar'ın meclisi içinde bulunuyordu ve bir zamanlar en yakın çalışma arkadaşı idi.
- Ortağın çocukları adlı kitapta adı geçen USA-ACYPL yıldızları hakkında yazılmayan kalmadı. 
- Gazetelere manşet olan ve şu sıralar nedense Hazinedar'ın ve eşinin hedef tahtası haline getirdiği CHP Milletvekili Veli Ağbaba ile yakın ilişkisi olduğu iddiaları dillendiriliyor.
- Ayrıca Murat Karayalçın ve Gürbüz Çaban ile ilişkileri de aynı ölçüde konuşuluyor.
- Hazinedar'ın başkanlığı sırasında müfettişlerin soruşturma kıskacındaki Beltaş Vakfı'nın yönetimde idi. 
- Borçla ilişkili herkes istifa ederken, belediyenin şirketi Beltaş AŞ'ye Başkan oldu ve birçok karara imza attı.

***
Eeee ne olacak şimdi? 
Bunları ben mi yazdım?..
Hayır...
Peki bunları yazan tüm gazetecilere top yekün ağız birliği edercesine;
"Yazmak için yazma" diye terbiyesizlik mi yapalım!.. 
"Mesleğini icra etti" diye beğenmeyince, saygısızca mı davranalım.
Veya bazıları gibi;
Hakaret edip, asalım, keselim mi?..

***

Kimseye kendimi ispat etme zorunluluğum yok. 
Beni ve yayınlarımızı herkes tanır, saygı gösterir. 
Göstermeyenler bir elin beş parmağı kadardır, onların da kim ve ne olduğunu biliyoruz. Nedenleri de bellidir...
Biz 5 kuşaktır Beşiktaşlıyız, 36 yıldır bu mesleği alnımın akıyla yapıyorum. 
25 tane haber ödülüm var. 
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye ve Dünya Spor  Yazarları, Ekonomi Yazarları Üyesiyim. 
Ülkenin en karanlık günleri olan 1980'li yıllarında Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat servisinde 24 saat çalışarak bu günlere geldim. 
Tepeden inmek isteseydim şimdi başka yerlerde olurdum.
Yazdıklarımı beğenmeyebilirsiniz, tartışırız...
Ama her şey bir kenara, amacımı sorguluyorlar ya, deliriyorum...
Şahsımı geçtim, daha bunlar piyasada yokken, yıllardır elini değil gövdesini taşın altına sokmuş olan Beşiktaş Medya Grubu küçültmeye çalışıyorlar ya, çıldırıyorum.
İstiyorlar ki, sürekli alkış tutasın!.. Yoksa hemen inek altında buzağı aramak için hazırlar. Anında çirkinleşiyorlar!..
Sanki sürekli onlarla yatıp kalkıyoruz!..
***
"Siyasi fırıldaklar" diye bir yazı yazdım geçenlerde onu okumanızı öneririm.
Ama, herkesi kendi gibi bilenlere ve üzerine alınmayanlara açıklayayım da, bir daha sormayın... 
Amacımız şudur;
Yerel yönetimler eliyle büfe açmak, otopark işletmek, müteahhitlik yapmak, gecekondu kondurmak, yer tahsisi sağlamak, kültür merkezlerinden bedava yararlanmak, belediye ve bağlı kuruluşlarına eş dost adam sokmak, aydan aya hakkı huzur almak, yönetim kurulu maaşı elde etmek, iş takibi yapmak, ruhsat işleri kovalamak, imar oyunlarının içinde bulunmak, rant yaratmak, Ankara ile İstanbul arasında köprü kurmak, her daim aday olmak, olmadı, meclise kapı atmak!.. 
Daha sayayım mı?
***
Bakın;
Gazetecilere en son laf söyleyecek kişi siyasetçilerdir. 
Beşiktaş'ta bu son dönem bunun çok örneklerini gördük ne yazık ki...
Şimdi;
Basın özgürlüğü ve fikir hürriyetine inanan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Genel Sekreteri Mehmet Akif Hamzaçebi  başta olmak üzere Beşiktaş'ın milletvekilleri ve de tabii Beşiktaş Belediye Başkan Vekili "Tahir abi" bu duruma ne diyecek?.. 
***
KASIM AYI GAZETE BEŞİKTAŞ SAYIMIZDA BAŞKAN VE MECLİS ÜYELERİ ADAYLARINI İNCELEYİP, BEŞİKTAŞ ADINA YEREL SEÇİMLER HAKKINDA DETAYLI BİR ANALİZ YAPACAĞIM. 

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık