Yönetici İdareci Lider Susmak Bizi Kahreder

Çırak;
“Bunca farklı dikişi nasıl kontrol ediyorsun?

Usta:
“Kontrol değil, idare ediyorum.

-Esnek bir kumaşı dikerken yumuşak olmalısın, yoksa dikiş yerlerinden buruşur.

-Sert bir kumaşı yavaş dikmelisin, yoksa iğneyi kırarsın.

İdare etmek, muhatabının şartlarına göre hareket etmektir.

Yönetim denildiğinde en çok tartışılan kavramlardır; yönetici, idareci, lider...

Bu konu üzerinde binlerce makale yazıldı,binlerce eser verildi. Biz bugün üzerinde konsensüse varılan bir yöneten prototipi üzerinde duracağız.

Bir uzman diyor ki;

"MÜDÜR DEĞIL LİDER OLUN"

1 Güven vererek güven kazanın.
2 İşe almada EQ, eğitimde IQ'yü gözetin
3 Takımınızla yemek yiyin
4 İşlerini önemseyin
5 Oyuncu-rehber olun
6 Özelde tepki koyun,açıkta övün.
7 Başarıda geriden yönetin.
8 Krizde önden yönetin.
9 Duyarlı iletişim kurun.
1O Hep ben ben demeyin.
11 Sorumluluk almalarına izin verin.
12 Konuşmalarına izin verin.

Sayılan maddelere bakıldığında lider idealizmini görürsünüz.

Bir de norm değil reel liderler var.

Yani bir hizmet, bir de hezimet adamı vardır.

Hezimet adamı bir mazeret adamıdır; daima hata ve kusur arar.

Eleştirir, kötüler ama daha iyi birşey ortaya koyamaz!

Hizmet adamı bir meziyet adamı iken, hezimet adamı bir eziyet adamıdır!

Önemli olmanın, değerli olmaktan üstün tutulduğu ve toplumsal konum ve kazanımları belirlediği bir çevrede; statü ve itibar, fayda ve değer üretmekle değil, önem hiyerarşisinde yer edinmekle sağlanır.

Önem hiyerarşisi ise, güç yapılanmasındaki pozisyonlar ve rollerle şekillenir.

İşte bu önemli adamcıklar size hayatı zehir eder, meziyetleri olmadığı için eziyet ederler.

Sevilen Yöneticilere bir bakalım mı?

1. Ekibin görüşlerine önem veren
2. Başarıları takdir eden
3. Öğretici ve paylaşımcı
4. Iletişimi iyi
5. Gülümseyenler sevilen yöneticilerdir.

SevilmeyenYöneticiler ise ;

1. Agresif, sinirli
2. Bencil
3. Çalışana yokmuş gibi davranan
4. Göz teması kurmayan
5. İşle ilgili bilgi vermeyen TİP'lerdir.

Iletişimin olmazsa olmaz kuralı dinlemek

Ben Nasrettin Hoca’nın hepimizin bildiği bir hikayesini çok kullanırım.

Nasrettin Hoca, bir konuda anlaşamayıp kendine gelen iki kişiden birincisini dinler.
‘Sen haklısın’ der.

İkincisini dinler ve ona da ‘Sen de haklısın’ der.

Bunun üzerine dinleyenlerden biri, ‘Hocam, bunlar karşı görüşteler. Nasıl ikisi de haklı olur?’ diye sorar.

Bunun üzerine Hoca, adama dönüp, ‘Sen de haklısın’ der.

Ben bu hikayeyi, genellikle kendi başlarına halledebilecekleri bir konuyu üst düzey kişilere götürüp şikayet edenlere anlatıyorum.

Genelde, mesajı alıp kendi aralarında sorunu hallediyorlar.

Bence, böylesi çok daha sağlıklı.

Konusabilmeliyiz.

Ama muhatabımızın yüzüne karşı..

Dinlemeliyiz.

Ama etkili göz dinlemesi yapmalıyız.

Liderlik tam da burada başlar..

Göz varken neylesin kelâm

Okumayı bırakmayın

Devam edeceğiz, vesselâm.

Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar