Reklamı Geç
5 saniye kaldı
SANİYELİ REKLAM SOSYAL MEDYA TAKİP ET
QR KODU site sol kule
sağ dik reklam tweter takip et

26 Nisan 2024, Cuma

BEŞİKTAŞ MEDYA GRUP - Uluslararası Basın Yayın Platformu

Beşiktaş Medya Grup Başkanı Gazeteci İsmail Baştuğ 40.yılında arşivlerini açtı

Beşiktaş Medya Grup Başkanı Gazeteci İsmail Baştuğ 40.yılında arşivlerini açtı

Meslek hayatında 39 yılı geride bırakıp, bu yıl 40. yılına giren Gazeteci İsmail Baştuğ ile gazetecilik üzerine sohbet ettik. Gazeteciğin her dalında görev yapan İsmail Baştuğ'a mesleğin serüvenini, bilinmeyenlerini hatta aldığı ödülleri ile yaşadıklarını sorduk. İlerideki nesillere aktarılacak bir söyleşi çıktı.

Yazılarınızda arşivleri açacağınızı söylemiştiniz?. Buna dair bir çalışmanız var mı?

Zaman zaman yaptığım söyleşilerde bunlara cevap veriyorum. Hatta arşivleri de açmış sayılırım. Örneğin yazdığım kitapla ilgili bir çok paylaşım yaptım. Bu kitapta belki ileri bir dönem ama gazeteciliğimin 10 yılını kapsıyor. Kitabın içeriği hakkında bilgi ve görsellerde paylaştım. Ama yazılmayacak şeyleri de yazmak doğru olmaz. Bu kitabın okunması için diyorsanız, başlı başına zorlu bir çalışma yapmak lazım. Bunu da bir gün yaparız belki... Ama iş yoğunluğundan tüm kitabı internete yüklemek gibi pek fırsat bulamayız gibi geliyor ama yine de belli olmaz!.. Onun için on binlerce kitabı bir çok kez ücretsiz dağıttık.  
Gazete haberlerine gelince binlerce haber var. Hürriyet, Sabah, Milliyet ve diğerleri hepsini kaydetmek, kamuoyuna sunmak yıllar alır. Buna rağmen önemli olanları paylaşıyorum. Milliyet Gazetesi 10 yıl içinde yaptığım tüm söyleşi ve köşe yazılarını yayınlıyor kendi arşivlerinden... Ama zaman zaman bakıyorum çoğu yok... Keşke Hürriyet ve Sabah Gazeteleri de yapsa... Ama arşiv işi kolay fdeğildir. Hele yazılı basının teknolojik ortama geçirilmesi çok zahmetli...

Peki sizi için çok özel olan haberleri bizle paylaşır mısınız?

Tabii.. Hürriyet'e ilk başladığım zamanlar benim için çok özeldir. 1 yıl içinde istihbarat servisine geçmek kolay iş değildir, hele Hürriyet gibi bir gazetede 20'li yaşlarda... 
Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Tahsin Öztin, Celalettin Çetin, Seçkin Türesay gibi ustalarla çalışmak müthiş  bir şey...
Bir de basın emekçileri var kimse tanımaz... Örneğin şimdi DHA Genel Müdürü olan Celal Korkut, Uğur Cebeci, Hasan Bedrettin Ülgen, Erol Dernek, Ateş Çelik, Yıldırım Çavlı, Kasım Gence, Alattin Büte, Bülent Demir, Özkan Altıntaş, Murtaza Akkaya, Cahit Akyol, Süleyman Arat... Unuttuklarım kusura bakmasın... Hepsi iyi gazetecilerdir. Çok şey öğrendik birbirimizden...
Özel habere gelince, çok var da hepsini paylaşmak olmaz. Çünkü o zamanlar suçluların yüzleri açık isimleri açık yayınlanıyordu. arşive baktım görselleri şimdi sakıncalı olur. Ayrıca o zaman suç işlemişler şimdi ifşa etmek bana yakışmaz. Ölenler var, cinayete kurban gitmişler var, küçük yaşta mağdur olmuşlar var. Tecavüze uğrayan, kötü muameleye maruz kalanlar var. Bunların haberleri bende saklı ama paylaşmasam daha iyi... Ancak bu haberler nedeniyle aldığım ödül yazılarının bir kısmını kamuoyuna aktarabilirim. Örneğin bunların içinde benimde çok önem verdiğim bir haber var ki, yaşadığım için ve habercilik acısından önemli olduğundan paylaşabilirim. İnternette de dolaşıyor zaten bu büyük haber... Hürriyet Gazetesi'ne tam sayfa manşet olmuştu. Bu haberle bizim gazeteci deyimiyle sayfayı yıkmıştım. Haberin adı, saldırganın sonu...
Bu haberi ve olaydan bahseder misiniz biraz?..
Paylaşayım ama her şeyi açık açık anlatamam. Çünkü Asala baskınının sonu diyenler var. Bombalı suikast diyenler var. Soygun diyenler var... Ben işin haber yönünü ve gelişmeleri anlatayım size... Bire bir yaşadığım için önemli ayrıca... Bir kaç adım kadar ölüme yakındım zira... Sabah erken gazeteye gelir tüm gazeteleri okurduk. Sonra ikinci şubeye giderdim. Sansaryan Han'daydı, bilen bilir oraları... Polis şefleri müdürlere uğrar haber koklardım. Yine böyle bir gün indim sansaryan hana sidik kokuları içinde demir parmaklıklar arasında bağıran çağıran suçluları yararak kapı kapı dolaşmaya başladım. Aradan 40 yıl geçmiş ama yanlış hatırlamıyorsam o zamanın iki önemli polis şefi Saadetin Tantan ve Mehmat Ağar'dı. Tantan elinde Tomson silahı ile sbahlara kadar operasyonlarda boy gösterirdi. İkisi de 2. şube müdür muavini idi ama emniyet müdüründen daha çok isimleri bilinirdi. Gazetelere çıkarlardı. 
O gün... Mehmet Ağar'ın ya kapısında ya da içerdeydim ki, telsizler cayır cayır çalışmaya başladı. Herkes fırladı dışarı, tabii ben de dururmuyum. Koştura koştura gidiyoruz. Ne olduğunu bilmiyorum, Kapalı Çarşı'ya geldik, içeri girdik. İşte o zaman tanıdığım o polisler gitti başkaları geldi sanki, beni içeri almıyorlar. Zorla girdim ve çarşının kapıları kapandı. Silah sesleri gelmeye başladı, sağı solu çekiyorum, birden bir gürültü kulaklarımın zarı patladı adeta, göz gözü görmüyor dumandan, dakikalar sonra dağılınca önümde kaçışan insanların ayaklarından çıkan yüzlerce ayakkabı ve polislerin battaniyeye koyduğu bir şeyler gördüm. Meğer 10 adım önümde bomba patlamış veya saldırgan patlatıp intihar etmiş ve ben bu olaydan kurtulmuşum... Kalktım yerimden üstüm başım darmadağın, polisleri itiyorum, çektirmiyorlar, battaniyenin içini çekebilmek için didiniyorum. Bir adam paramparça, sayısız kez çektim toplarlerken, parçaları taşırken tüm engellemelere itiş ve kakışlara rağmen... Sonra gazeteye heber verdim onlarda telsizden duymuş ama içeri giremiyorlar. Topladık haberi ve yazdık. Fotoğraflar çıktı, korkunç sahneler, tek kare alamadım ama herkes beni tebrik ediyordu.

Sonra tam sayfa manşet oldu bu haber değil mi?

Tam öyle değil... Tüm servis bu anı bekliyordu. Yazı işleri sayfayı yıkmış benim fotoğraf ve haberi koymuştu. Ama bir yazı asıldı gazetenin içine bu haber girmeyecek diye... Askeriyendi herhalde... Gençiz o kadar anlamıyoruz, sadece çok üzüldüm... Şaşırdı herkes, bir telefon trafiği başladı, haberin girmesi yönünde... Hürriyet Gazetesi çok büyük ve çok etkili... Eve gittim, haber girmeyecek diye üzgünüm. Sabah Gazeteye gelmek için araça bindim bir adamın elinde Hürriyet Gazetesi göz attım, birinci sayfa tamamen benim habere ait... Fotoğrafta benim... İmza da benim... 3 imza koymuşlar canları sağolsun... Daha gençiz ya...
Ve bu haber ödül aldı...
Gazetecilikte yaşadığım dünyanın işi vardır. Ama kamuoyu ve mesleki anlamda ilk bilinen başarım budur!..

Bunun dışında hangi ödülleri aldınız?

Dediğim gibi polisiye ve adliye haberlerini açıklamam doğru değil ama madem 40 yıla girdik sadece gazeteciliğe başladığım ilk yılda aldığım bazı ödülleri paylaşayım da anlamlı olsun.
Yoksa spor yazarlığı ve ekonomi söyleşilerinde de ödüllerim var.
1982-83 yıllarındaki bazı haber ödüllerim şunlar...
45 yıl sonra karar çıktı evleri yıkıldı...
Cinnet...
Kasaba giren hırsız yalnız et çaldı...
Gazinoda cinayet...
Güzel Tülin'i keyif için vurdular...
İki afacanın İstanbul turu...
Üvey annenin intikamı...
Yavrusunu ölüme götürdü...
Saldırganın sonu...
Bindiği takside tecavüze uğradı...

Spor yazarlığı da yapıyorsunuz. Orada unutamadığınız anınınız var mı?

Polis muhabirliğindeki anılarım daha unutulmaz. Mafya babaları işle yaşadıklarım, katiller ve tecavüzcülerle yaşadıklarım... Ama bana en çok dokunan siyasilerle yaşadıklarımdır. Daha berbat çünkü... Siyasiler bu adi suçlulardan daha sinsi, organize hareket ediyorlar ve daha suçlu bence... Afişe edilmeyi hak ediyorlar çünkü kamuoyunu direk ilgilendiren yalan yanlış işler yapıyorlar.
Spor yazarlığına gelince, yaptım halen de yapıyorum... Spor muhabirliğinde yaşadığım bir kaç şey var. Örneğin, amigo Orhan'ın Stankoviç'e çiçek vermek istemesi ve Stankoviç almayınca onu çiçekle kovalaması çok konuşuldu... Fotoğraf ve haberi çok dikkat çekmişti o zamanlar Günaydın Grubunda idim...
Bir de maçlarda ilk 15 dakika da fotoğraf çekip tribünlerde bizi bekleyen gazetenin şöförüne atmamız vardır, onları unutamam. Şimdi herşey dijital... Bir başka anı... Kale arkasında fotoğraf çekerken bir topun yüzüme gelmesi ve gözlüklerimin kırılması kısa süreli baygınlık geçirmem unutulmaz hikayedir... Sağlık ekibi zor ayıltmıştı. Şutu çekeni unuttum ama, Rıza olabilir aklımda öyle kalmıştı... 
Bir de ödüllük fotoğrafım var imzamı unutmuşlar yarışmaya giremedim. Maçın son dakikası Ziya'nın bir şutu top avuta gitti. Ama kare kalabalık ve çok iyiydi... Ne çıkacak fotoğraflarda bilemiyoruz makine otomatik basıp duruyoruz golü yakalamak için... Gazeteye geldik, karanlık odada büyüttürdüm bir de de ne görelim?.. Ziya'nın kramponu fırlamış ağlarda adeta gol olmuş kaleci ona uçuyor top diye...Unutulmaz bir kare idi. 
Unutamadığım bir anı değil de günü anlatayım. Öyle soğuk ki, kar, ayaz her şey var. İnönü Stadındayız. Herkes donmuş vaziyette futbolcular da biz gazeteciler de... Bir top geldi bir futbolcu vurdu gol... Ben deklanşöre bastım zannediyorum ama parmağımı hissetmiyorum ki... Hareket bile etmemiş... Tabi foto yok... Donmuşuz adeta, vizor de buğulu... Kardan adama dönmüşüz... Devre arasında ısınmak için deyim yerinde ise anamız ağlardı. Gazeteye geldiğimizde yazmak için önce bizi çözmeleri gerekirdi, öyle günlerdi ama güzeldi... Daha çok var, hepsi gırgırdır. Arkadaşlık vardı, çoğu şimdi müdür, tepe yönetici, yorumcu... bazıları da sahil kesiminde takip ediyorum... Başka zaman anlatırım gerisini de...

İş dünyasını da iyi tanıyorsunuz. Türkiye'nin en tepe yöneticileri patronlarıyla röportaj yaptınız. Onlarla anınız var mı?

Olmaz olur mu neler var? Benim yanımda bakana telefon açan var... Ne yapmak lazım ki manşet olalam diye bana akıl veren var... Ben bazı şeylere karşıyım deyip sürekli onları yapanlar var... Siz herkesle görüşüyorsunuz, benim hakkımda neler düşünülüyor diyenler var... Şu soruları sormasanız şunları sorsanız diyenler var... Hava atanlar var, mazbut olanlar var... Müthiş işler yapan var, rezil işlere bulaşanlar var?.. Gazetecileri dost olarak görenler de var, reklam aracı olarak görenler var... Nereden başlayalım. Bu da başka sefere kalsın!..
Gazeteciyiz, ama sonuçta insanız!..

Gazeteci İsmail Baştuğ Kimdir?

İŞTE ( 1982-1983 yılları arasında ) GAZETECİ İSMAİL BAŞTUĞ'UN KAZNDIĞI O HABER ÖDÜLLERİNDAN BAZILARI...

İLGİLİ HABERLER:

Bilnmeyenleri anlattı...
https://www.besiktas.com.tr/medya/gazeteci-ismail-bastug-bilinmeyenleri-anlatti/8838

Medya Serüveni.. Kimler geldi kimler geçti!..
https://www.besiktas.com.tr/medya/40-yillik-birikim-bir-medya-seruveni-ismail-bastugun-anlatimi-ile-ilk-kez-bu-soyleside/9012

Beşiktaş'ın en değerli markaları içinde lider...
https://www.gazetebesiktas.com.tr/2021/05/05/gazeteci-ismail-bastug-besiktasin-ilk-ve-tek-en-onemli-medya-markasiyiz/

Editör: Araştırma Servisi

Beğendim 0 Muhteşem 0 Haha 0 İnanılmaz 0 Üzgün 0 Kızgın 0

Haber Yorumları

Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yükleniyor
yukarı çık