Ressam ve grafik tasarımcı Gözde Esen ile sanat hayatı üzerine

Çalışmalarında üslup olarak soyut dışavurumculuk akımını benimseyen ressam, aynı zamanda da grafik tasarımcı Gözde Esen, sanat hayatına dair açıklamalarda bulundu.

Beşiktaş Medya Grup

Sanat çalışmalarında soyut dışavurumculuk akımını benimsediğini söyleyen ressam ve grafik tasarımcı Gözde Esen, derinlik, doku ve rengin çalışmalarında çok büyük bir önem ifade ettiğini dile getirdi. Gözde Esen, profesyonel sanat hayatında dair şu ifadeleri kullandı:

Gözde Esen’i özetle nasıl anlatırsınız?

1984 Ankara doğumluyum. Resim yapma ihtiyacım çocukluk yıllarımda da mevcuttu. Bu sayede sanat hayatıma ilk adımlarımı atmışım. Yurt içi ve yurt dışı karma sergilerinde yer aldım.  Akademik eğitimimi ise Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi, Resim Öğretmenliği Bölümünde tamamladım. En son ArtAnkara 6. Çağdaş Sanat Fuarı’na katılım sağladım. Çeşitli karma sergilerde, müzayedelerde ve görsel sanat projelerinde yer almaya devam ediyorum. 

Gözde Esen, sanatı ve sanatçıyı nasıl tanımlar?

Sanat evrensel bir dildir, herkes içinde farklı bir duyguyu uyandırsada evrensel bir dildir.  Sanat, bizlerde oluşan varlık bilinciyle duyguları ve düşünceleri uyandıran, uygun bir yaşamı ifade eder. Sanat, insanı bireysel yaşam alanından evrensel yaşam alanına taşır. Sanatçı ise, bence sanatı bir zevk vasıtası olarak düşünmekten vazgeçer ve onu insan yaşamının önceliklerinden biri olarak gören bireydir. 

Resimlerinizi nasıl bir tarz ile adlandırabilirsiniz? Kendinizi nasıl keşfettiniz? 

Çalışmalarımda üslup olarak soyut dışavurumculuk akımını benimsediğimi söyleyebilirim.  Profesyonel sanat hayatımın ilk dönemlerinde aksiyon resmi felsefesini benimsedim.  Bana çok çekici geldi.  Son dönemlerde daha çok renk ve doku olgularına yoğun çalışarak bir araştırma içerisindeyim. Derinlik, doku ve renk  benim çalışmalarımda çok büyük önem taşıyor. 

Soyut resim sizin için ne ifade ediyor? 

Soyut resim hissettiklerimi, zihnimde tasarladıklarımı ve hayallerimi  başkalarınında  görebileceği zemine aktarmanın bir yoludur. Soyut sanatı özel kılan, insanların tuvale bakarken ruhlarının ve hayallerinin başka yerlere sürüklenmesidir. 

Yıllar geçtikçe tarzınız nasıl değişti?

Öğrencilik dönemlerimde tuval karşısında daha cesaretsizdim.  Fırça tekniğimin bugünkü kadar cesaretli olmadığını düşünüyorum.  Eski çalışmalarımı incelediğimde ifadelerimde daha özgür olduğumu görüyorum. 

Aynı zamanda Grafik Tasarımcısınız, resim ile dijital görsel alanı nasıl ilişkilendiriyorsunuz? 

Dijital ortamda ışık yoğundur. Renkler daha kontrast ve parlaktır.  Resimde ise toprak renkler mevcuttur. Göz bambaşka iki frekansta çok farklı çalışır. Farklı frekanslarda renkleri kullanma hakimiyetimi adeta harmanlayarak tuvale aktardığımı söyleyebilirim.  Özellikle resimlerimdeki derinlik algısının yüksek olması nedenin bu olduğunun kanaatindeyim. Başka bir deyişle dijital çalışmalarımın tuval çalışmalarımı beslediğini düşünüyorum. 

Yeni katılım sağlamayı düşündüğünüz projeler var mı?

2021 yılı sonunda İstanbul’un önde gelen galerilerinden birinde kişisel bir sergi planlıyorum. Bu konuda çalışmalarıma devam etmekteyim.