İstanbul'a zemin sıvılaşması uyarısı! Dolgu alanlara ve sahil yollarına dikkat

Uzmanlar, İstanbul'da olması beklenen depremde en büyük risklerden birinin zemin sıvılaşması olduğunu söyleyerek, dolgu alanlara ve sahil yollarına dikkat çekti.

Beşiktaş Medya Grup

Olası İstanbul depreminde en büyük risklerden birinin zemin sıvılaşması olduğunu belirten uzmanlar, dolgu alanlara  ve sahil yollarına dikkat çekti. Uzmanlar, 'Dolgu alanlarını doğa tekrar geriye alır' uyarısında bulunuyor.

SÖZCÜ'den edinilen bilgilere göre; zemin sıvılaşması suya doygun zeminlerde düzenli aralıklarla gerçekleşen sarsıntılar sırasında, zeminin taşıma kapasitesini kaybederek üzerindeki binaların toprağa gömülmesine ya da yan yatmasına ve zemindeki sıvının da yukarı çıkmasına deniliyor. Türkiye’de zemin sıvılaşmasının örneği, 1999’daki depremde Gölcük’te yaşanmıştı.

‘BİRÇOK RİSKLİ ALAN VAR’

Jeofizik uzmanı Dr. Oğuz Gündoğdu, dolgu alanları ve sahil yolları ile Avcılar’ın zemin sıvılaşması konusunda riskli olduğunu belirtiyor. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise, “Bu dolgu alanının üzerine yapılan yollarımız var, bunlarda da sıkıntılar olabilir, diye düşünüyoruz. Genelde dere ağızları, zamanında dere yataklarının döküldüğü yerler zamanla alüvyon tabakasını oluşturduğu için buralar kumlu tabakadır, kumlu zemindir. Yeraltı seviyesi de yüksek olduğu için buralar bir miktar risklidir” dedi.

“ZEMİN O AN, O SÜRE İÇİNDE BİRDEN TAŞIMA KAPASİTESİNİ KAYBEDER”

“Su seviyesi yüksek olan yerlerde bilhassa kumlu zemin, alüvyon zemin olan yerlerde bir deprem anında zeminin taşıma kapasitesi sıfıra iner ” diyen İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna,  şöyle konuştu:

“Biz buna bilimsel olarak sıvılaşma deriz. İlk başta normalde zemine bakarsınız, zemin üzerinde bina vardır, gezebilirsiniz, yürürsünüz bir şey olmaz. Ama bir deprem anı yatay bir hareket, titreşim, olduğu zaman bu cins zeminlerde zemin o an, o süre içinde birden taşıma kapasitesini kaybeder.

Kaybettiği zaman binalar ya oturuyor, zemine gömülüyor veya binanın içinde ağırlık merkezi durumuna göre denge durumuna göre sağa, sola, öne, arkaya doğru yatıyor. Bu tür zeminlere ‘sıvılaşabilen zeminler’ diyoruz. Çocuklarımız plajlarda kumla oynarlar, ellerinde bir kovaları vardır. O su ve kumla dolu kovada ıslak bir kum tabakasıdır. Bunu salladıkları anda ne olur?

Kaybettiği zaman binalar ya oturuyor, zemine gömülüyor veya binanın içinde ağırlık merkezi durumuna göre denge durumuna göre sağa, sola, öne, arkaya doğru yatıyor. Bu tür zeminlere ‘sıvılaşabilen zeminler’ diyoruz. Çocuklarımız plajlarda kumla oynarlar, ellerinde bir kovaları vardır. O su ve kumla dolu kovada ıslak bir kum tabakasıdır. Bunu salladıkları anda ne olur?

“YAPAY OLARAK YAPILAN DOLGU ALANLARI DEPREM ANINDA HASAR ALACAK YANİ KESİNDİR BU”

Nusret Suna,  şöyle devam etti:

“Yolları düşünelim, sahil yolları, dolgu yapılan yollar, dolgu zeminlerde risklidir. İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bir tane dolgu alanımız var büyük, bir de Avrupa Yakası’nda büyük dolgu alanımız var. İşte bunlar deprem anında bu dolgu alanları da taşıma kapasitelerinde zayıflığa uğrar yani buralar da risklidir.

Gölcük depreminde bir miktar tsunamiyle birlikte, tam anlamıyla tsunami olmasa da orada dalgaların gel git hareketi ve o dolgu alanını doğa geriye aldı. Değirmendere bölgesinde o çay bahçelerini olduğu gibi aldı. Aynı şekilde İstanbul’daki yapay olarak yapılan dolgu alanları deprem anında hasar alacak yani kesindir bu. Doğa bunu geriye alır. Bu dolgu alanının üzerine yapılan yollarımız var, bunlarda da sıkıntılar olabilir diye düşünüyoruz.

Genelde dere ağızları, zamanında dere yataklarının döküldüğü yerler zamanla alüvyon tabakasını oluşturduğu için buralar kumlu tabakadır, kumlu zemindir. Yeraltı seviyesi de yüksek olduğu için buralar bir miktar risklidir. Sahil şeridindeki boylu boyunca yollara sıvılaşma olabilir diyemeyiz. Oralardaki durumlar farklıdır. Sahildir ama alt tabakası kayalıktır, sert zemindir. Oralarda beklenen bir tsunami sıkıntı yaratabilir. Ama dolgu alanı ise tümüyle sonradan doldurulan bir alandır buralarda risk vardır.”

“DEPREM DALGALARINI BÜYÜTÜYOR VEYA BİNALARIN AĞIRLIK DENGESİNİ BOZUYOR”

Jeofizik uzmanı Dr. Oğuz Gündoğdu da İstanbul’daki binaların zemin sıvılaşması çalışmalarına dikkat çekerek, “Binaların büyük çoğunluğunun zemin çalışmaları bu anlamda yapılmış değildir. İstanbul için riski artırmıştır bu. Bu zemin sıvılaşması depremde bir risk oluşturuyor, deprem dalgalarını büyütüyor veya binaların ağırlık dengesini bozuyor, yana doğru, sağa sola doğru yıkılmasını sağlıyor” ifadelerini kullandı.

AVCILAR, ATAKÖY, SAHİL YOLLARI

Gündoğdu, İstanbul’un zemin sıvılaşması konusunda riskli bölgelerini ise şöyle sıraladı:

“Avcılar bu konuda riskli, heyelanlı ve iyi bir zemin değil. Ataköy’ün bazı kesimleri riskli, dereye yakın olan kısımları riskli. Hatta bir mahalleyi depremden sonra yeninden yaptılar Ataköy’de. Bunun dışında devletin bu işe el atması lazım. Numune yaptırmaktan kaçınıyor insanlar. 1999 depremi bizim için bir ölçü. 99 depreminde ne yol kaldı ne bir şey kaldı. Sahil şeridi parça parça denize döküldü. Adapazarı’nda binalar önemli bir hasara uğradı. Şu anda bu durumdayız. Şu anda 99’un şartlarından bile kötü bazıları. İstanbul’da yollar çökmeye mahkum. Muamelesi iyi yapılmazsa, tekrar elden geçirilmezse bazı kısımlarda çökme olacak. Sahil yolu üzerindeki bölgelerde çökme olacaktır, bunu bekliyoruz, buraları riskli alanlar” dedi.