TCMB’nın 24 Temmuz’daki PPK toplantısında vereceği karar, Türkiye’nin yeni dönem politikasını anlamamız açısından da önemli olacak. Faizler artarsa, Türkiye’nin yola aynı şekilde devam etmek arzusunda olduğunu, değişen küresel koşulları okumak istemediğini veya sıcak para akımının yeniden başlayacağı konusunda bir beklentisi olduğunu anlayacağız. Faizler artmazsa da mevcut koşulların sürdürülemez olduğunun kabul edildiğini ve gereken tedbirleri almak için hazırlık yapıldığını anlayacağız.
Her sarsıntıda faizlerin artmasını ve ABD ile olan ilişkilerimizin tam bir teslimiyete dönüşmesi için dua eden finans kesimi bu sayede ülkeye sıcak paranın geleceğini, kurların ve faizlerin düşeceğini savunuyor. Her zaman olduğu gibi faizi ve teslimiyeti her derde deva zanneden bu tayfa yine yanılıyor ve yanıltıyor!
Oysa faizler yine artarsa faizden kaynaklanan maliyet artışları da enflasyona baskı yapacaktır. Yüzde 30’u aşan kredi faizleri yüzünden ekonomi biraz daha soğuyacak, yavaşlayan büyüme şirket borçlarının geri ödeme gücünü zayıflatarak bankaların öz sermaye yapısını bozabilecektir. Bu endişeler ve yükselen faizlerle birlikte BİST’te kan kaybı devam edecektir. Kurlarda yaşanacak düşüş çok sınırlı kalacak ve atılan taş ürkütülen kurbağaya değmeyecektir. Faizler artmadığı takdirde ise, yaşanacak yukarı yönlü kur hareketi, siyasi iradenin ne gibi hazırlıklar yaptığını kestiremediği için sınırlı kalacak ve sonrasında tekrar gevşeyecektir.
ABD, İran’a uygulayacağı ekonomik ambargoda Türkiye’yi yanına almak için kalabalık bir heyeti Türkiye’ye göndermiştir. İran’dan petrol ve doğalgaz alan ülkemizi ambargoya katılmadığı takdirde sıcak para akışını durdurmakla tehdit etmekte ve İran üzerinden Astana İttifakı’nı bozmaya çalışmaktadır. Para piyasalarının asıl beklentisi, Türkiye’nin bu konularda ABD ile birlikte hareket etmesidir. Bunlar olmadığı takdirde, tek başına faiz artırmanın birkaç günlük sakinlik dışında hiçbir işe yaramayacağını bu sektördeki herkes bilmektedir.
O halde, Türkiye’nin önünde iki seçenek gözükmektedir. Ya bu konularda ABD’ye teslim olacak ya da bağımsız davranarak siyasi ve ekonomik tercihlerini değiştirmek yoluna gidecektir. Bu nedenle, önümüzdeki PPK toplantısı Türkiye’nin gelecek açısından nasıl bir tercih yapacağı konusunda da ipuçları vermesi bakımından çok önemlidir.
Makale Yorumları
Yorum Yazın
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.