QR KODU site sol kule
sağ dik reklam tweter takip et

24 Nisan 2024, Çarşamba

BEŞİKTAŞ MEDYA GRUP - Uluslararası Basın Yayın Platformu

Enflasyon takıntısı kalkınmanın düşmanıdır

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yeni reform paketinde atılacak bazı adımları açıkladı. Kamu bankalarına devlet iç borçlanma senedi verilerek bilançolarının dirençli hale getirilmesi, inşaat ve enerji gibi sorunlu alanlardaki batık kredilerin yerli ve yabancı yatırım fonlarına devredilmesi (iskonto edilerek satılması), doğrudan vergilerdeki istisna ve muafiyetlerin azaltılması, küçükbaş hayvancılığın desteklenmesi, tarım alanında Milli Birlik Projesi kapsamında Semerat Holding, Sera A.Ş. gibi henüz verimliği ve uygulanabilirliği yeterince kestirilemeyen teşebbüslerin faaliyete geçirilmesi gibi.

Ancak Türkiye’nin en büyük yapısal sorunu (zaafı da diyebiliriz) cari açık veren ekonomi olmasıdır. Bugün artan döviz fiyatları ithalatı azaltırken ihracatımızı artırıyor ve kırılganlığımız kendiliğinden azalıyor ama bu durum kalıcı mı? Siyasi iktidar, kurun enflasyona yenilmeyeceğine yani ithalatın bir süre sonra yeniden ucuz hale gelmeyeceğine dair güvence verse, sanayiciler birçok ara malın yurt içinde üretilmesi için kollarını sıvar ve iyileşme de kalıcı olur. Ama belki de en büyük engelimiz adeta tabu olan enflasyon korkusudur.

Küresel şartlar değişti. Borçlanma maliyetleri arttı. Liberalizmin yerini korumacılığın aldığı yeni düzende yerli üretime destek vermenin şart olduğunu yavaş yavaş öğreniyoruz. Türkiye’nin mecburiyetleri bizi bu yola girmeye zorluyor ve giderek daha çok zorlayacaktır. Ama enflasyon, ihracatla büyüme ve ileri teknoloji takıntısı kalkınmanın en büyük düşmanıdır. Bekleyerek zamanı boşa harcamaktır. Kalkınma olacaksa enflasyon olacaktır çünkü yatırım da aynı zamanda harcamadır. Sermayenin kıt, işsizliğin yüksek olduğu ülkelerde yatırım harcamaları yüksek teknolojiye değil emek yoğun sektörlere yapılır. İç talebi karşılamaya öncelik verilir.

Ama yok önceliğimiz yine de enflasyondur derseniz; ucuz olanı ithal etmek, borçlanmak ve arada bir kriz yaşamak kaçınılmaz olur. Bu yanlış yaklaşım IMF’nin kullandığı tuzaklarından biridir. Kriz zamanlarında parayı sıkılaştırarak devir hızını düşürmek de bunun gibi bir yanlıştır. Ancak TCMB yaptığı son toplantıda bu yanlıştan dönüleceğinin işaretini vermiştir.

Küreselcilere kanıp özelleştirmelerle üretim altyapımızı oldukça zayıflattık. İthal ikamesi uygulamak için yatırımın yanında artık fedakarlık da gerekmektedir. Bunu göze alamayan toplumların krizi, enflasyonu ve yabancılara avuç açması asla bitmez. Yeni gerçeği kabullenmek ve halka kabul ettirmekten başka çare yoktur. Taze para girişi belki günü kurtarır, para komisyoncularını da mutlu eder ama sonrasında bizi daha büyük sorunlarla uğraşmaktan kurtarmaz. Zaten artık kolayına taze para da yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları

Makale Yorumları

Makaleye Ait Yorum Bulunmamaktadır.

Yorum Yazın

CAPTCHA security code
Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

yukarı çık