Değişim ve dönüşüm şart!..

Merkez Bankası geçen hafta yaptığı PPK toplantısında faizleri tahminlerin üzerinde artırdı. 625 baz puanlık artış uluslararası finans ağının Türkiye’deki uzantısı para komisyoncularını bile şaşırttı. Hemen arkasından Hazine ve Maliye Bakanı tarafından yapılan açıklamalarla finans piyasalarında yeniden bahar havası estirilmek istendiyse de kur 20-30 kuruş kadar ancak indi. Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi ama bu arada olan reel sektöre oldu.

Yüzde 40’a dayanan kredi faizleri ile (bazı bankaların bu oranı daha da yukarı çektiği söyleniyor) kim nasıl üretim yapacak ve kime satacak? İşyerleri üretim maliyetlerini düşürmek için daha kaç işçi çıkaracak, büyüme kaç puan olumsuz etkilenecek? Enflasyonun sebebi faiz ise, birdenbire 625 baz puan artan faizlerle enflasyon Sayın Bakanın söylediği gibi önümüzdeki ay nasıl düşecek? Enflasyon artmaya devam ederse bunun sorumlusu kim olacak? Bütün bu sorular önümüzdedir…    

Şimdi gözler Perşembe günü açıklanacak Orta Vadeli Plan üzerine çevrildi. Planın temel çıpası cari açığın düşürülmesi olacakmış. Sağlıklı büyüme ve katma değeri yüksek üretimle ihracatın desteklenmesi de ana hedefmiş. Güzel ama herkes bizim ürettiklerimizi almak zorunda mı?

Türkiye’nin cari açık vermeden sağlıklı bir şekilde kalkınması için (büyüme değil) öncelikle ithalat frenlenmeli ve dışarıdan hayati olmayan hiçbir şey alınmamalıdır. Ara malların yurtiçinde üretilmesi için yoğun bir seferberlik başlatılmalıdır. Teşvik, korumacılık ve bu değişimin kalıcı olduğuna dair verilecek güvenceler kalkınmanın ön şartı olarak kabul edilmelidir. Yatırımlar sadece üretim, güvenlik, sağlık ve eğitime yapılmalı, o da kaynakların kıt olması nedeniyle planlama dahilinde rasyonel bir şekilde hayata geçirilmelidir.

Değişim ve dönüşüm şart ama kaybedecek vakit yok!..