Spor yazarlarından Beşiktaş yorumları

Beşiktaş Medya Grup

Güntekin Onay (Hürriyet)

Ismael'de bu ısrar neden?

Beşiktaş böyle bir teknik adamla 11 haftayı çöpe attı. 

Son 6 maçta sadece 1 galibiyet ve sürekli geriye giden bir oyun. Atak çeşitliliği yok. Nitelikli baskı sadece maçların ilk yarısında var. Hücumda çoğalma konusunda ciddi sıkıntılar devam ediyor. Taktiksel zenginlik, esneklik, yaratıcılık yok. Hep aynı oyun, hep aynı formasyon. Tuhaf oyuncu değişiklikleri.

MUTLAKA SORGULANMALI

Hatayspor’un mücadelesine büyük saygı duymak gerekiyor ama lig 18’incisi, kadrosu kısıtlı, sadece savunmada bekleyen ve defansda da organize olamamış bir takım karşısında 1’inci dakikada 1-0 öne geçip de maçı kaybediyorsa Beşiktaş’ın oyunu ve teknik direktörü en sert ve acımasız şekilde sorgulanmalıdır.

Bireysel olarak hiçbir futbolcuda ilerleme yok. Kazanma arzusu ve hırsı yerlerde. Tek oyun planı oyun kurgusu ve zekası olmayan Kevin N’Koudou’nun yapacağı ortalar ve uzun toplar üzerine kurulu.

ACEMi VE YARATICILIKTAN UZAK

Valerien İsmael’in zaten teknik adamlık kariyerinde bir başarısı yok, büyük takım çalıştırmışlığı yok. Uzun süre bir kulüpte çalışmışlığı da yok. Ancak yetenekli ve gelişmeye açık bir teknik adam hiç değil.

İşin kötüsü Fransız çalıştırıcının futbola dair parlak fikirleri ve kıvrak zekası hiç yok.

Beşiktaş böyle bir teknik adamla 11 haftayı çöpe attı. Kötü sonuçlarda bir teknik adamın arkasında durulur. Ancak oyunda bir ışık görünüyorsa. Bu kadar acemi ve yaratıcılıktan uzak böyle bir teknik adamla bu ısrar neden?

 

Bilal Meşe (Milliyet)

Bonkör Kartal

Beşiktaş’ın lig maçlarını Gelibolu’da olmam sebebiyle evde eşimle birlikte izliyorum. Kendisi bazen çok güzel yorumlar yapıyor, farklı pencereden bakıyor. Bu kez hadi bir değişiklik olsun dedim ve ortamı değiştirdim. Gelibolu’daki Beşiktaş’lı dostların yanına gittim. Hakan, İbrahim, İsmail, Ahmet ve dernek başkanının eşi Aslı, hepsi de Beşiktaş sevdalısı... Onların konuşmalarına kulak verdim, acaba Kartal’ın oyununa nasıl yaklaşıyorlar, merak ettim. Fanatik olduklarını biliyorum, ancak ilk yarı süresince oldukça sessizdiler, şaşırdım! Sanırım Beşiktaş’ın Hatayspor’u rahatlıkla yeneceklerini düşünüyorlardı. Nitekim, henüz kronometre 31. saniyeyi gösterdiği anda Weghorst’un klas vuruşuyla birlikte attığı golle ayağa kalktılar, o sessizlik bir anda ortadan kalktı. Tabi ki bu golde asisti yapan Muleka kadar, Salih Uçan’ın katkısını unutursak ayıp ederiz. Tek farklı önde olmanın ne kadar riskli olduğunu biliyoruz, onlar da farkındaydılar, ikiyi hatta üçü beklediler. Nitekim 11. dakikada orta hakem Weghorst’un cezaalanı içinde düşürülmesinde beyaz noktayı gösterdi, herkes ayağa kalktı, gelin görün ki Salih Uçan’ın ofsayt pozisyonunda olması bir çuval inciri berbat etti, VAR devreye girdi! Maçın başlamasıyla birlikte vites yükselten, rakip kaleye sürekli baskı yapan Beşiktaş’ın, orta sahada boşluklar bırakması kuşkusuz ev sahibi takımın işine yaradı. Nitekim, 34’de El Kaabi, net bir pozisyon yakaladı, onu da üstten dışarı atarken, kendisi de, biz de şaşırdık! Beş taraftarın bu yarıda ortak bir görüşü vardı, katılmamak mümkün değil. Özellikle rakibin orta sahayı elini - kolunu sallayarak geçmelerine sinirlendiler, öyle ki Gedson ya da Tayfur’un o alanı kontrol edebileceğini savundular, bence de! *** Tek farklı galibiyetlerin hiç bir garantisi yoktur bu oyunda. Nitekim 50’de Kamil Ahmet’in sağdan kestiği topa Luis, stoperlerin arasından yükselerek kafayı vurdu, skoru eşitledi.  İsmael bu kez baktı pabuç pahalı, Redmond’un yanısıra Gedson ve Cenk Tosun Tosun’u sahaya sürdü, Kartal yine vites yükseltti, son 20 dakika oyunu tek kaleye çevirdi, çevirmesine de üretimleri gole çevirecek kramponu ara ki bulasınız! Hani bir benzetme vardır bu oyunda, “Atamayana atarlar” diye... Hatayspor dersini iyi çalışmış, önce savunma güvenliğini elden bırakmadı, Kartal’ın hızını kesti, sonra fırsatlar aradı, buldu da, 90’da Kaan, Riberio’nun asistinde topu Ersin’in uzanamayacağı köşeye gönderdi, kritik bir maçı üç puanla taçlandırırken, Beşiktaş taraftarının da sabrı taştı, sabrı.  İşin özeti dileriz bu mağlubiyet Valerien İsmael ve futbolculara ders olur, ders... Gördük ki Kartal kan kaybetmeye devam ediyor, nereye kadar bu ‘bonkörlük’ arkadaş?

 

Fatih Doğan (Sabah)

Sonuna kadar Ismael

Valerien İsmael'i ve çağdaş futbol diye sunulan çağ dışı futbolu ile ilgili yazmaktan yoruldum! 'Büyük takım çalıştırma yetenekleri gelişmemiş. Giydiği smokin 2 beden büyük geldi' diye ısrarla uyarılar yazdıkça trajikomik eleştirilerle karşılaştık. Bu yüzden yeni şeyler söyleyeyim 'Sonuna kadar Valerian İsmael' diyenler sonuna kadar gitsin. Beşiktaş şampiyonluk şansını kaybedene, hatta sezon sonuna kadar devam etsin. O zaman kimin, hangi şekilde Beşiktaş'a ne ölçüde zarar verdiğini ayrıntılarıyla ortaya koyma imkânı elbet bize gelecektir Hatay mağlubiyetiyle hocayla ilgili iki konuyu yazmadan geçemeyeceğim. Beşiktaş, Muleka'nın pası, Weghorst'un golüyle maça 1-0 önde başladı. Muleka asisti, oynatıldığı ve haftalardır verimli olamadığı kanattan değil oynatılması gereken forvet arkasında yaptı. Bu gol bile İsmael'in yanlış tercihlerinden birine vurgu yapıyordu. İkinci takıntısı 85 dakika oyunda tuttuğu Masuaku. Bu sefer Umut Meraş'a güzellik yaptı, 90'dan 5 dakika önce adlı. Hakikaten algılayamıyorum! Kötü Masuaku bir de kornerlerin hatta duran topların başına geçiyor. Başka kullanılacak isim yokmuş gibi oyuncuya özel bir anlam yükleniyor. Bir fark oluşturuyor mu? Haftalardır göremiyorum! Sürekli duran topların başına geçmesi oyuncuya ödül, Beşiktaş'a ceza! Sol bek çalışmıyor, sağ bek tek başına yetmiyor. Gol atması için kanatlardan beslenmesi gerekecek Weghorst'u sakatlıktan döndürüp 11'de sahaya sürüp sistem yanlışlarına devam ediyor. Hep aynı ezber, hep aynı vasatlık. 84'te Tayfur'u, 86'da Umut Meraş'ı oyuna alarak maçı kazanmayı hayal ediyor. Bunun mantığı nedir? 'İsmael, Masuaku'yu da al git!' diyecektim, vazgeçtim demiyorum!

 

Cem Dizdar (Fanatik)

Yenildi ama sorun, neden?

Maçın daha dakikasına ulaşmadan Muleka/Weghorst ikili oyunundan Beşiktaş’ın golü bulması, ezberlerin tersine tempo anlamında oyunu olumsuz etkiledi! Neden mi? Oyuna ısınamadan öne geçen Beşiktaş temkine, buna bağlı olarak ev sahibi Hatay ise önde tehdit oyununa evrildi. Temposu düşük devrede iki takım da daha çok hata gözleyen tarzda oynamayı sürdürdü. Örneğin Masuaku’nun hatasından El Kaabi’nin yakalayıp kullanamadığı pozisyon misali!.. Ancak ikinci devre ilkinin aksine hayli tempolu başladı ve hemen devre başında seri başladığı atağı bilinçli sonlandırdıHatay. Soru, bu anda Beşiktaş stoperlerinin nerede, ne yaptığıydı? Hemen devre başında geldiğinden bu yana futbolu değil sadece adıyla anılanDele Alli kenara alındı... Bu andan sonra tempoyu yönetme işi Beşiktaş’a geçince maç yeniden başlamış oldu ve oyun önce iki sonra tek yönlü "akmaya başladı"!..

İş bitirici olunca...

Lakin Beşiktaş golü yerden pas ve ayakla atmışken öndeki biri uzun diğeri normal santrforuna çaresizce orta yağdırıp durdu!..Nafile yere atılmış orta sayısı 41’di… Haliyle onlar santrfordan daha çok ‘’Hatay stoperleri’’ gibi durmuş oldular sahada.Üzerine 18’de şut ekleyin, durum netleşir. Bu yetmezmiş gibi bu savruk hücum halinin kabarttığıHatay iştahı 80’e doğru önce tehlikeli, finalde de iş bitirici olunca Beşiktaş’ın payına düşen kaçınılmaz bir kaos oldu. Şimdi faturanın ilk adresi şüphesiz belli; Valerien İsmael. Ancak sorulması gereken ilk soru şu olmalı; ‘’Bu transfer politikası kim ya da kimlerce hazırlandı, yazıldı, uygulandı?’’

 

Turgay Demir (Fotomaç)

Ismael'i göndermeyin

Önce yiğidin hakkını yiğide verelim; tebrikler Hatayspor ve tebrikler Volkan Demirel… Sonra bizim yiğitlere gelelim. Bu satırların yazarı Mayıs başından beri "İsmael'le bu iş olmaz" mealinde yaklaşık 15 yazı yayımlamışken, neredeyse her yazımızın ardından yapılan "Hocamızın arkasındayız" açıklamaları harikaydı… Yazıklar olsun… Tigana, Schutster ve Bilic dönemleri de aynen böyle kaybedilmişti… Dilimizde tüy bitmişti, "Bunlarla olmaz" demekten. Aynı filmi bilmem kaçıncı kez daha izlemiş oldum! Ben haklı falan çıkmadım yanlış anlamayın, birileri gerçeklere gözlerini kapattılar, kafalarını kuma gömdüler, skorların arkasına saklandılar, sahaya değil puan cetveline baktılar. Yoksa sahadaki komedinin görülmeme ihtimali yoktu. Birileri sahaya gözlerini kapatıp Beşiktaş'ı stajyer Valerien İsmael'e emanet ederken medyadaki birileri de "Beklemek lazım, acele karar verilirse hata yapılır. Takım ilk yarıları iyi oynuyor" diye masallar anlatmıştı. Bırakın yazdıklarımızı, Transfer Plus youtube kanalında yayınladıklarımızı falan, dün gibi hatırlıyorum, sezon öncesi Başkan Çebi ile yemek yemiştik. Lafı evelemeden, gevelemeden şöyle demiştim; Başkan bu hocayla lig bitmez, bu işin çaresine bak, mümkünse de Şenol Güneş'le bağlantıyı koparma! Yazdıkça kötü olduk, kimine göre Beşiktaş düşmanıydık, kimine göre de Fenerbahçeli olmuştuk. Tamam "sayın seyirciler" ben de pes ediyorum artık; Valerien İsmael kalsın! Sakın göndermeyin. Arkasında durun! 70-80 yıl sonra iyi bir hoca olabilir; sabretmek lazım!

 

Ali Gültiken (Sabah)

Acil çıkış şart

Beşiktaş için Hatay'da yaşanan süreç çok net bir şekilde bağıra bağıra geldi. İsmael'in kafasındaki oyun düzeni agresif, rakibe sürekli baskı yapan ve dikine oynamaya çalışan bir sistem. Özellikle Weghorst'u bu oyun mantığının merkezi yapıp, onun üzerinden oyunu yönetmek ve sonuçlandırmak. Bazen de ikinci toplarda asistlerde kullanmak. Bu oyun düzeni mantık olarak güzel, bölüm bölüm de işe yaradı. Fakat bütün oyunu bu şekilde oynamaya çalışmak büyük bir macera. Nereye gideceği belli olmayan bir süreç. Bu tür bir oyunu sürekli oynayabilmeniz için orta alanınızın mükemmel işlemesi lazım. Dönen toplarda, işin savunma tarafında veya hücum organizasyonlarında olayı yönetmesi lazım. Fakat Beşiktaş; Josef, Salih ve Dele Alli üçlemesiyle bunu haftalardır başaramadı. Bir tek Salih'in çabasıyla bir yere kadar geldi. Dele Alli ısrarını anlamak mümkün değil. Adam haftalardır sahada yürüyor ve hâlâ böyle bir deplasmanda onunla başlıyor. Josef'in de yerinde yeller esiyor. Bu iki oyuncunun formsuzluğu ve verimsizliği o kadar yüksek ki Beşiktaş'ı haftalardır aşağıya çektiler. Kulübede oturan Valerien İsmael de bu konuya önlem almak, alternatif yaratmak yerine tek bir ezber oyun düzeni üzerinden sonuç almaya çalıştı. Gelinen nokta Beşiktaş adına çok acı. Bu kadroyla, bu oyuncu grubuyla bu kadar başarısız olmak kolay iş değil ama Valerien İsmael bunu başardı. Bu maç Beşiktaş açısından ligin önemli dönemeçlerinden bir tanesiydi. Şimdi artık başka bir noktaya geldik. Bu kayıp Valerien için artık dönülmez bir süreci başlattı. Elindeki kadroyu bu kadar vasıfsızca kullanmak hem kendisine hem de Beşiktaş'a büyük zarar verdi. Valerien İsmael yaptığı bu işlerle 'Ben artık yokum, Beşiktaş kendisine yeniden acil bir çıkış yolu bulmalı' mesajını verdi.

 

Ali Ece (Fanatik)

Hatayı kendinde ara hocam

35. saniyede nihayet bir takım arkadaşı, Weghorst’un yerden servis yapılınca da ne kadar etkili olabileceğini tekrar gösterme fırsatını verdi. Muleka, gerçekten zeka dolu bir asistle adeta Beşiktaş’ın maça 1-0 önde başlamasını sağladı. Sonrasında da ilk 30 dakikada Valerien Ismael göreve geldiğinden beri ilk kez bu kadar yerden kısa pasla ilerleyerek oynamaya devam etti. Pres yapmayıp geride kompakt derin savunmayı tercih eden bir takıma karşı doğru strateji de buydu yani pasların uzun veya kısa olmasından önce doğru paslar olması asıl belirleyici olan. Beşiktaş, ilk yarıyı yüzde 88’lik isabetli pas oranıyla tamamlarkenDele Alli yerine Gedson ile 11’de başlansaydı bu oran ve skora yansıması daha fazla olur muydu diye birçok Beşiktaşlı düşünmüş, hayal etmiştir. Buna karşın Valerien Ismael hoca yine çok farklı düşünüp ikinci yarıya Muleka yerine Redmond’ı oyuna alarak başladı.

Daha iyisi...

Ismael, 5 dakika sonra Hatayspor, Ze Luis ile skoru 1-1’e getirince bir anda Gedson ile Cenk Tosun’u oyuna almaya karar verip 4-4-2’ye döndü. Yani 1-0’ken ikinci devreye Muleka-Weghorst önderliğinde 2. golü arayarak başlamak yerine golü yiyince 2. golü aramaya karar verdi. Valerien Ismael’in son bölümdeki değişiklikleri ezbereydi, yorulanı çıkardı yerine kağıt üzerindeki mevkidaşını aldı. Valerien Ismael öncelikle Hatay’ı değil hatayı kendisinde arayıp düşünmeli. Bu hatalara devam edecekse yerine daha iyisi göreve getirilmeli.

 

Sinan Vardar (Fotomaç)

Ya tutarsa

Beşiktaş ilk 25 dakika müthiş bir baskıyla maça başladı. Takımın bu performansı Türkiye standartlarının üzerinde bir futbol gösterisiydi. Burada en büyük etkenlerden biri saha zeminin harika oluşuydu. Hataylı yetkilileri kutlarım. Siyah-Beyazlı takım devre arasına 3-4 farkla önde girebilirdi ama biraz beceriksizlik biraz da ciddiyetsizlik maçı ikinci yarıda rus ruletine çevirdi. Ismael'in maça sakatlıktan yeni çıkmış Weghorst ve son haftaların formsuz isimleri Josef ve Dele Alli'yle ilk 11'de başlaması riskti. Weghorst attığı erken golle hocasını haklı çıkardı. Josef'in eski halinden eser yok şimdi ama kredisi var. Dele Alli'nin sahada olması ise bana Nasreddin Hoca fıkrasını hatırlattı; 'Ya tutarsa!'... Tutarsa Beşiktaş, dünya yıldızı kazanır ama hocası da ona ancak 53 dakika sabredebildi. Beşiktaş'ın en iyi adamı hiç kuşkusuz görevini eksik yaptığı gibi savunmanın açıklarını kapatan Valentin Rosier'di. Masuaku da hem savunma hem de hücumda üretmeye çalıştı ama o kar! İlk devrede şans bulan Muleka sağ kanattaki yerini yadırgarken ikinci yarıda forma giyen Cenk Tosun tam bir hayal kırıklığıydı. İkinci yarıda oyuna ağırlığını koyan Hatayspor'u tebrik ederim. Burak Öksüz müthiş bir performans gösterirken Bursaspor patentli, Altınordu'dan tanıdığımız Kaleci Erce Kardeşler kalesinde güven veren isimdi. Beşiktaş'ta un var, şeker var ama neden helva yok? Bugüne kadar Ismael'e hep destek verdim. Ama dünkü yenilginin hiçbir açıklaması yok. Ismael'e teşekkür edilmeli ve ilk uçakla yolcu edilmeli. Hakem hatalarının çok konuşulduğu Süper Lig hakemlerin arasında en sağlam hakem Kadir Sağlam... Beşiktaş'ın ilk kez bir maçını yönetti ve çok iyi yönetti.