Binlerce yıllık eserler ilk defa kamuya açıldı

Pen Müzesi’nde gerçekleştirilen üç yıllık yenileme çalışmalarında, birçoğu ilk defa kamuya açık olacak olan yaklaşık 1.200 nesneden oluşan 5 milyon dolarlık bir koleksiyon sunuluyor.

Beşiktaş Medya Grup

Mezapotamya’nın bereketli toprakları, tarım ve yazmadan, din ve müziğe kadar en önemli insan inovasyonlarının ortaya çıktığı bir medeniyet beşiği olarak dünyayı selamlıyor. Philadelphia’daki Penn Müzesi, dünyanın en önemli eski eserler koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor ancak, yıllarca sadece sınırlı sayıda parça gösterilmişti. Şimdi, üç yıldan fazla süren 5 milyon dolarlık bir yenilemenin ardından, müzenin Orta Doğu galerileri genişletilerek, tamamen yenilendi.

Merkez parçası, 1922-1934 yılları arasında British Museum ile ortaklaşa kurulan Penn’in Güney Irak’taki Ur’daki Kraliyet Mezarlığı bölümüdür. Yaklaşık M.Ö. 2450 yılına ait sitenin 16’sı kraliyet ailesine ait olduğu tespit edilen 2000’den fazla Sümer mezarı içeriyordu.

Kraliyet Mezarlığı’nın özellikleri arasında çarpıcı altın aksesuarlar, mücevherler, altın, gümüş ve kabuktan yapılmış en eski müzik enstrümanları, heykelcikler bulunuyordu. Tüm bu zenginliğin arasındaki uğursuz taraf ise, efendilerinin ölümünden sonra kraliyet görevlilerinin öldürülerek gömüldüğü ölüm çukuru idi.

İnsanlık tarihine tanıklık ediliyor

Müzedeki yeni Orta Doğu galerilerinde sadece zenginlik ve hazine sergilenmiyor. Hem olağanüstü hem de sıradan eserlerin sergilendiği, yaklaşık 10.000 yıllık bir süre boyunca, Bereketli Hilal’de insanlığın gelişmesini göstererek, birbiriyle ilişkili icatların yanı sıra, çiftçilik ve sedanter yaşama geçişi inceliyor.

Sergiler, Penn’in Orta Doğu’dan 100 binden fazla eser koleksiyonu, oralardaki onca araştırmanın sonucunu gösteriyor. Sergilenen en eski ürünler, yaklaşık dokuz bin yıl önce erken mahsul ekimini gösteren kömürleşmiş tohumlarken, hikaye gerçekten dünyanın en eski bilinen şarap gemilerinden biri olan 5,400 ile 5 bin arasında bir çanak çömlek ile başlıyor.

Bir çok çivi yazılı tablet, ilk olarak ticaret ve ekonomik ihtiyaçlar için ve daha sonra dini ve edebi amaçlar için yazım kullanımının nasıl yaygınlaştığını göstermektedir. Birkaç parça, dünyanın ilk edebi eserlerinden biri olarak kabul edilen Gılgamış Destanı’nın parçalarını anlatıyor.

Animasyonlu bir projeksiyon ise, iş yapan tüccarları, kutsaş ay tanrısının avlusunu ve bir tapınağın çatısından panoramik bir manzarayı göstererek, Ur üzerinden yürüyüş deneyimini simüle ediyor. En çok ilgi çeken nesnelerden bazıları krallar veya tanrılar için özenle hazırlanmış takılar veya anıtlar değil, günlük hayatın sıradan nesneleri olan, 4000 yıl önce bir ebeveyn tarafından kilden yapılmış bir bebeğin ayak izi veya 3750 yıllık bir öğrencinin aynı çivi harfini 360 kez uyguladığı eski okul tabletidir.

Nihayetinde antik eserlerin sergilendiği galerilerde en çok ilgi çeken konu ise, anlattıkları insanlık tarihinin engin örneği ve bugün yaşananlarla bizden önceki binlerce insan arasındaki ortak noktaları gözler önüne sermesidir.