34 milyar dolar nereye gitti?

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘deprem vergisi’ olarak toplanan 34 milyar doların nereye gittiğini sorguladı.

Beşiktaş Medya Grup

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ ve Malatya'yı vuran 6.8 büyüklüğündeki Sivrice depremi sonrası grup toplantısında konuştu. AKP iktidarına seslenen Kılıçdaroğlu, "Vatandaş deprem vergisini ödedi, önlemi almak size düşüyor. 34 milyar dolar nereye gitti?" diye sordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

– Elazığ ve Malatya depremlerinde yaşamını yitiren yurttaşlarımıza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Deprem olduğunda, kimliği, inancı, görüşü ne olursa olsun milletimiz yaraları kapatmaya gidiyor. CHP'li belediyeler de deprem bölgesine büyük katkılarda bulundular. İnsani yardımları bölgeye taşıdılar. Sadece CHP değil, bütün belediye başkanlarımızı kutluyorum.

– Ocak ayı yeni bir başlangıç ancak Ocak ayının bizim için ayrı bir önemi var. Onat Kutlar, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Muammer Aksoy, Hrant Dink gibi aydınlarımız, gazetecilerimiz Ocak ayında öldürüldü.

– Vicdanı olan herkes Osman Kavala‘ya haksızlık yapıldığını biliyor… Tam 819 gün süren bir süreç. Böyle bir adalet olabilir mi? AİHM serbest bırakın dedi, tercüme edilmedi diyerek geri cezaevine yolladılar. Hiç tercüme edilmezse ömür boyu cezaevinde mi kalacak? Bugün görülen davada inşallah adalet tecelli eder ve Osman Kavala yuvasına kavuşmuş olur.

Devletin dini adalettir

– Devlet süreklidir ve bakidir. Vatanımızın sınırları vardır. Tasada ve kıvançta bir arada olmamızı sağlayan bir anayasamız vardır. 1921’den beri egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir ilkesi egemendir. Huzur içinde barış içinde yaşamak istiyoruz. Gelecek kaygısı olmayan güven içinde yaşayan bir ülke istiyoruz.  Adaletli bir devlet istiyoruz. Devletin dini adalettir. Bu adaleti sağlamak bütün siyasal partilerin, STK’ların görevi olmak zorundadır.

– Hakkı, hukuku ve adaleti kendi evimize, kendi mahallemize taşımak zorundayız. Adalet olunca herkesin işi, herkesin aşı olacak.

– Bizim ülkemizin güzel insanları var. Ülkemiz en güzel yerde. Talebimiz; hiçbir ayrım yapmadan, huzur ve barış içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Gelecek kaygısı olmayan, güven içinde yaşayan bir toplum istiyoruz.

Siyasetin inançlarla işi olmaz

– Üniversiteler bilim üretsin istiyoruz. Üretsinler ki sanayici faydalansın üretim artsın Türkiye kalkınsın. Soğan üreticileri dertli. Geçen yıl yurt dışından getirmiştik, bugün tarlada çürüyor. Soğan üreticileri alın terinin karşılığını alamıyor.

– Siyasetin konusu insanlarımız aç mı tok mu olmalıdır. Kimliklerle, inançlarla siyasetin işi olamaz. Hiç kimse inancından ötürü, kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmesin. Bizim siyaset anlayışımız; insanın mutluluğu üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışıdır. Bizim siyaset anlayışımız insanların mutluluğunu önceleyen siyaset anlayışıdır. Bu yüzden ayrımcılığa karşıyız.

Hiçbir siyasetçi kendi cebinden para harcamaz, bizim paramızı harcar

– Daha güzel bir Türkiye inşa etmek için vergi veriyoruz. Hiçbir siyasetçi kendi cebinden para harcamaz, bizim paramızı harcar. Siyasi iktidar her kuruşun hesabını millete vermek zorundadır. Buna devlette şeffaflık diyoruz…

– Demokrasinin çıkış kaynağı hesap vermektir. Bu anlamda toplanan vergilerin nereye harcandığının hesabını vermesidir. Uluslararası Yolsuzluk Endeksi’nde 13 basamak (Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2019 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye 39 puanla 91’inci sırada yer alıyor.  Türkiye, endekste ülke tarihindeki en düşük sırayı almış oldu.) Demek ki hesap verilmiyor. Bilgi verilmiyor. Vergi vermezsem zorla alıyorsun. Bunun anlamı siyasi iktidarın topladığı vergiyi nasıl harcadığının hesabını vermediğidir. Vatandaş verdiği verginin nereye harcandığını bilmeli, öğrenmeli!

Kefen bezine kadar vergi veriyoruz

– Hepimiz vergi veriyoruz. Doğduğumuz andan itibaren vergi ödüyoruz. Bebek bezinden, kefen bezine kadar vergi veriyoruz.Neden vergi veriyoruz fakirliği yenmek için. Yurttaşlarımıza yol götürelim, uygarlık, çağdaşlık götürelim diye vergi veriyoruz.

Kırılan fay hattı değil, saray iktidarının ar damarıdır

– 2004 yılında diğer vergiler kalktı, özel iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. AKP dedi ki ben bunu kalıcı hale getireceğim. 2004-2019 arası 65 milyar lira, dolara vurursak 34 milyar dolar. Bu para bizim ödediğimiz vergi. Sonra bu oranları da artırdılar.

– Vatandaş deprem vergisini ödedi, önlemi almak siyasi iktidara düşüyor. Ülkeyi bu iktidar yönetiyor. 34 milyar dolar nereye gitti? Vatandaş soruyor, ‘Niye soruyorsun?’ diyor. Vergiyi ödeyen o, soracak. Kırılan fay hattı değil, saray iktidarının ar damarıdır. Vatandaş haklı olarak soruyor, 17 yıldır iktidarsınız depremin yarattığı tahribatı önlemek için ne yaptınız? Elazığ’a ne yaptın, Malatya’ya ne yaptın?

Ölenlerin bütün günahı onların boynuna

– Eski milletvekilimiz Ali Özcan, 2016 yılında Elazığ’ın deprem bölgesinde olduğunu belirterek, araştırma önergesi verdi. Ne oldu? Reddedildi! 2019 yılı Ekim ayında da depremle ilgili yine bir araştırma önergesi verildi. Bu önergede AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Depremde ölenlerin bütün günahı onların boynunadır.

Japon yapıyor da, sen niye yapamıyorsun?

– Japonya nasıl yapıyorsa aynısını yap. Depreme dayanıklı evler, hastaneler, okullar yap. İstanbul’da 1999 depreminden sonra hasarlı olan okullar var. Bunlar ne yapıyor? Deprem olduktan sonra kriz masası kuruyor. Allah sana aklı niye verdi? Japon yapıyor da sen niye yapmıyorsun. Depreme dayanıklı konutları niye inşa etmiyorsun. Devlet lafla yönetilmez, devlet liyakatla, ahlakla, erdemle yönetilir.

Toplanma alanının ne anlama geldiğini bilmiyor

– Erdoğan, İstanbul’da on binlerce toplanma alanının olduğunu söyledi. Vallahi de billahi de toplanma alanının ne anlama geldiğini bilmiyor. Peki AFAD ne diyor? 2854 tane toplanma alanımız var diyor…

– Devlette liyakatı da bitirdiler. Her şeye bir kişi karar veriyor. Bir akıl var, her şeyin üstünde. Kadınların doğuracağı çocuktan, yaşam tarzına, etek boyuna kadar karışıyor. Kimsin sen? O insanların karnı doyuyor mu onu sorsana?